Keyiflenmek, kafa dağıtmak için izlediklerimizin, okuduklarımızın, dinlediklerimizin bizi mutlaka güldürmesi gerektiğine tamamıyla katılamıyorum 🙄 Ben korku gerilim filminden, biyografik dramdan, hüzünlü bir türküden de keyif alıyorum ✌🏼Çikolata veya çilek etkisi yapmasa da sadece gülmeye odaklanmak zorlama geliyor 🤷🏻♀️ Gene de sıklıkla komedi talebi geldiğinden bu hafta 2 komediye yer vereceğim. İşte ilki: Ölümlü Dünya 📽 Nesillerdir dünya çapında bir organizasyonun parçası olarak...
Kategori - Sinema
The Great Gatsby (2013)
Aynı imkanlarda doğup büyümüyoruz. Kimi maddi refahın içine doğuyor ve bunu olağan görüyor, kimi maddi imkansızlıkta sevgi dolu ailede büyüyor ve herkesi öyle sanıyor 🤷🏻♀️ Hayatın içine atıldıkça farklı renkler ortaya çıkıyor ve anlamaya başlıyoruz, tabi empati gücümüz geliştiyse 🙄 Yargılamak yerine anlamayı becermek meziyetken, kalıplardan çıkabilmek cesaret istiyor 👊🏼 Kalıbından çıkamayanların sebebini irdelemek hayat kurtarıyor. Bu konuda hayli farklı karakterleri bir araya...
Marvin’s Room (1996)
“Bir çocuğu bir köy büyütür” yaşam tarzından tek başına bebek büyüten; bu süreçte fiziksel ve zihinsel sıkıntılar yaşayan annelere döndük 🤷🏻♀️ “Kendi doğurduğun çocuğa kendin bak” mantığını güdüp, “Yeni nesil büyükleri dinlemiyor” kulplarına maruz kaldık 🤦🏻♀️ Kalabalık aile bağlarını türlü türlü sebeplerle, bahanelerle körelttik. Sonuç? Yalnızlık ve o yalnızlığın içine girince başkasına ihtiyaç duymamaya alışma hali 🙄 Peki, canımızdan...
Catch Me If You Can (2002)
Karşımızdakinin hareketlerini, tavırlarını, hayat seçimlerini tek bakışla eleştirmeyi çok seviyoruz 🙄 Bir babanın çocuğuyla ilgilenmemesi “normal” gelebiliyorken, çok ilgilenmesi garipseniyor ama kimse “Acaba babası hiç mi ilgi göstermedi de kendi çocuğunun onu yaşamasını istemiyor?” diye tahminde bulunmuyor 🤷🏻♀️ Aşırı hırslı ebeveynlere sahip çocukların hayata karşı aşırı isteksizliğindeki sebebi şımarıklık olarak görmek yerine hayatı boyunca vurgulanan hırstan nefret ettiği...
Güzelliğin Portresi (2019)
Konuştuğum kişilerde, izlediğim dizi filmlerde, okuduğum kitaplarda çocukluğunda sıkıntı yaşamış karakterlerin bunu büyüdüklerinde de kolay kolay atlatamadıklarına şahit oluyorum 😔 Çok şükür filmlerdeki kadar olmasa da benim de çocukluktan kalan ve üstüne tuz basılmış yaralarım var 🤷🏻♀️ Belki bu yüzden Celil Ediz’i normalin bir tık üstünde sevgi, ilgi, şefkatle büyütmeye çalışıyorum 👦🏻 Ailem ve çevremin zaman zaman bunu “aşırı” bulmalarını açıkçası önemsemiyorum...
Haybeden Gerçeküstü Aşk (2004)
Bugün itibariyle 62 gündür Onur’la 7/24 dip dibeyiz 🙄 Evlendiğimiz günden bu yana hiç bu kadar yan yana olmamıştık. Temizlik, yemek, çocuk bakımı ve etkinliği kat kat artmışken ve Onur kapıyı kilitleyip işine odaklanmışken (!) karı koca ilişkisinde çalkantı yaşanıyor elbet ama tek taraflı👀 Zira erkeklerin bizim dert ettiğimiz şeyleri dert olarak görmediğine sıklıkla şahit oldum 🤦🏻♀️ Çoğu zaman yan yana olmanın, daha uzun sohbetler edebilmenin güzelliğini yaşadık, yalan yok...
Rabbit Hole (2010)
Çevremizden duyduğumuz, haberlerde izlediğimiz, belki şahit olduğumuz bazı üzücü olaylardan sonra anne baba olarak ister istemez aklımıza şu soru gelebiliyor: Evladıma bir şey olursa ne yaparım? Yazacak sayısız cümle var da yaşanmadan bilinmeyeceği için sınırı aşmaktan çekinirim 😔 O yüzden konuya farklı karakterlerle yaklaşan hüzünlü bir drama geçmek istiyorum: Mutluluğun Peşinde 📽 Becca ve Howie, 4 yaşındaki oğullarıyla mutlu bir hayat sürerler. Ama bu mutluluk oğullarının kaza sonrası...
The Boy in the Striped Pajamas (2008)
3 yıldır 7/24 bir çocukla yaşamaya başlayınca hayata bakışım değişti. Elbette anneliğin bunda büyük etkisi var ama anne olmasam bile çocuklarla zaman geçirenlerin kalkanlarını indirdiklerine, hayata daha ılımlı yaklaştıklarına, küçük şeylerden mutlu olabildiklerine inanıyorum. “Neden?” sorusunun havalarda uçuştuğu bir dönemde bazen sorunun devamı öyle zor geliyor ki, yanıtlamaktan kaçmak istiyorum. Uffların (silah) neden olduğunu, sokaktaki çocuğun neden mendil sattığını ya da ayağına...
Pay It Forward (2000)
1971 tarihli “Hayat Sevince Güzel” filmi hatırlar mısınız? Hani köyden kasabaya teyzesinin yanına taşınan, aşırı cana yakın ve iyiliksever Ayşe; kasabadaki herkesin bakış açısını değiştiriyordu. Hatta bazen o kadar iyi niyetliydi ki küçükken bile “Bu kadarına saflık denir” diye inanmazdım. Gene de kalbimin bir köşesinde iyiliğin mutlaka yerini bulacağını da düşünürdüm. Elbette çocukluktan günüme kadar yediğim türlü kazıkları, pardon edindiğim tecrübeleri unutmuş değilim. Buna rağmen...
Kahaani (2012)
Celil Ediz okuldayken ne zaman okuldan arasalar kalbim güm güm atıyor 🥴Telefonu açana kadar her türlü olumsuz ihtimali düşünüp plan yapıyorum. “Çantam hazır mı? Araba nerede? Hangi hastaneye götürsem? Onur’a haber versem mi?” gibi soruları nasıl 5-6 saniyeye sığdırıyorum, bilmiyorum 🤦🏻♀️ Benzerini Onur’la flört ederken ve evliliğin ilk 3 senesinde de yaşadım. Hep sesini duymak, iyi olduğundan emin olmak isterdim 💜 Zamanla törpülendim, akşam yanıma geleceğini bilerek/temenni ederek...