Hani bir şeye niyetlenme arifesindeyken, ikilemde kaldığınızda bir işaret beklersiniz ya; işte ben hiç öyle işaretler beklemedim. Umut dolu büyüyen bir çocuk olmadığımdan mı yoksa hayli gerçekçi bakış açısıyla yetiştirildiğimden mi, bilmiyorum. Şimdilerde ise o işaretlerin farkına varmadan hayatıma girdiğini anlıyorum. Sinema salonunda izlediğim ilk film, o işe başvurunca Onur’la tanışmam ve Celil Ediz’i doğurunca 30 sene sonra gerçek Fatma’ya ulaşmaya başlamam hep bir işaretti aslında. Peki, sizin hayatınızda böyle işaretler var mıydı? İşte yolunu kaybetmiş bir anne babanın işaretlere sığınması ve aslında onların işaret olduğunu fark etmeleriyle ilgili gizem dolu bir film: Yalan Çemberi
Polis müfettişi Surjan ve eşi, küçük oğullarını bir kaza sonucu kaybederler. Bu kayıp evliliklerinde sorunlara yol açar. Bu sırada Bollywood yıldızı Arman Kapoor şüpheli bir trafik kazasında ölünce Surjan soruşturmaya başlar ve kilit noktaların birleştiği gizemli kadın Simran ile tanışır.
Süresinin kısa olması, dans sahnelerinin olmaması ve Aamir Khan’ı neredeyse gülmeden filmi bitirmesi Yalan Çemberi’ni diğer Bollywood filmlerinden kolaylıkla ayırabilir. Bununla birlikte, filmin kurgusu öyle yoğun ki türü dramdan gerilime, gizemden suça gidip geliyor. Bir yanda evlat kaybıyla gözlerdeki yaşlar pıt pıt akıyor, diğer yanda “Bunu daha önceki bir Hollywood filminde gördüm” deyip aksiyon sahnesine dalıyorsunuz. Gizemi filmin ortalarında çözmüş olsam da genel akışını, senaryoyu, oyuncuları beğendim. Hint filmlerinin müzikleri genelde cezbetmez ama burada senaryoyu epey besliyor. Etkileyici birkaç sahnesi film bittiğinde bile akıllarla kazınıyor. Bollywood enerjisini ve yapısını sevenlerdenseniz kaçırmayın! Evlat kaybını anlattığı için hassas içeriklidir, uyarmak isterim. IMDb 7.2, 140 dk, tür suç-gizem-dram-gerilim
#sinemaseveranne #ssabollywood #netflixtürkiye #talaash#yalançemberi