Anne olmadan önce bile çocuğumla ilgili hayallerim olmadı. Şu okulda okusun, şu mesleği yapsın, şu aleti çalsın veya sporla ilgilensin diye hedeflerim hala yok 🤷🏻♀️ Tek dileğim sağlıklı ve mutlu olması 🙏🏻 Gösterdiğim, hissettirdiğim annelikte de bunu vurguluyorum. Peki, bu bile çocuğun üstünde baskı oluşturur mu? 🙄 “Annem hep sağlıklı ve mutlu olmamı istiyor. Sağlıksız ve mutsuzsam bunu belli etmemeliyim.” düşüncesi doğurur mu? Vermemiz gereken asıl mesaj “İyi de kötü de olsan, yanındayım. Her koşulda annenim” demek daha doğru mudur? 🙄 İşte bunu bana öğreten filmle karşınızdayım. Baba filmleri kategorisine girse de kendi payıma dersimi aldım: Herkesin Keyfi Yerinde 📽
Emekli Frank, eşi öldükten sonra Amerika’nın her bir yanına dağılan 4 çocuğunu tatil için eve çağırır ama hepsi bahane üretir. Onlar gelmeyince Frank valizini toplar ve habersizce hepsini ziyarete gider. Lakin yılların beklentisi gerçeklerle uyuşmaz.
1990 tarihli İtalyan bir filmin uyarlaması olan Herkesin Keyfi Yerinde, afişindeki gibi eğlence dolu değil. Tahminden daha sade, net anlatım var; içinize oturan hüzün filmin gerçek özeti olabilir ✌🏼 İdeallerine göre çocuklarına yön veren ve onları dinlemeyi denememiş baba, yaşlanınca bunun meyvesini toplamak ister. Her zaman orta noktayı bulan anne olmayınca yıllarca birikmiş pişmanlıklar, mutsuzluklar ortaya dökülür. Çok güçlü oyuncu kadrosuna rağmen mükemmel film listesine girmese de hissettirdiği samimiyet binlerce filme değer ✌🏼Yaşattığı hüznün sebebi kalbinizin derinliklerinde birikenlerdir. Tüm anne babalar izlese de ders çıkarsa, kalan günlerimizi olduğu gibi yaşasak. Sahi ya, olamaz mı? IMDb 7.1, 99 dakika, türü dram-macera-aile